Otostop en sevdiğim eylemlerden biridir. Fakat yolculuğun sonunda neredeyse nefret edecek hale getirdiler. Sağolsunlar!!! :)
Yolculuğum Antalya Kemer yolunun başındaki bir benzin istasyonundan başladı. Bir arkadaşım 92 model emektar Land iyle beni oraya bıraktı. Benzincinin önündeki simitçiden gevrek ve peynir aldım, çayı da benzinci ikram ediyordu müşterilerine sabah saat 7,5 civarıydı belkide 8.
Yolculuğum boyunca başımdan geçen olayları ve tanıştığım kişileri paylaşacağım bu blogda ve gittiğim yerler hakkında bilgiler aktaracağım.
Olay aynen şöyle başladı:
Yukarıdaki şekilde 30 dakika falan bekledim. Tabii tam olarak bu pozisyonda değil daha çok otostop pozisyonunda. :) Sonunda bir mercedes vito durdu. İçinde bir primat. Nereye dedi. Kafamda net bir yer yoktu aslında ama Kemer'i bildiğim için sonraki tatil beldesinin ismini verdim atla dedi. Atladım. Bu bir ticari transfer aracıydı. Primat hemen işlerin kötü olduğundan dem vurrmaya başladı. Benimde kendi durumumu anlatmaya başlamamdan bir kaç dakika sonra ücretli bu araç yalnız dedi. :) Dakka bir gol bir! Primatlar bir sıfır önde. Aklı sıra para kazanacak! Para böyle mi kazanılıyor peki? Adamı azarladım sinirle indim aracından 2 kilometre sonra kaza geçirmiş aracın içinde savrulurken vites kolunun üstüne oturmuş. Yani ona göre karma ışıktan hızlı çalışıyor artık benim için:) Pek severek kullandığım ve fotoğrafta gözümde olan güneş gözlüğünüde arabasında unuttum bu arada. Acil şifalar dilemiyorum kendisine. hahahhaha
İndirdiği yerde yukarıdaki fotoğrafta görülen mavi güneş gözlüğümle ve aynen o pozisyonda 2 saat kadar otostop çektim:) Yanımdan arabayla geçip giden primatların yüzlerindeki ifadeyi görmeliydiniz. :) Ha bu arada kağıdın üzerine olimpos yazmamın nedeni rotam üzerinde en ünlü, yakın ve uğramak istediğim tatil beldesi olması.
Bazılarınız bu şekilde otostop çekilir mi diyebilir. Kimse almaz diyebilir. Salak bu herif diyebilir içinden ve hatta dışından ama neden olmasın? Valizim büyüklüğünde sırt çantaları ile otostop çekerek dünyayı dolaşan insanlar var. Ama burası türkiye dersen bak o olur! Cahili, yobazı, bencili, üç kağıtçısı, primatı bol bir coğrafya. e zorlandım tabii. Normaldir.
Neyse 2 saat içinde sıkıldığım yada otostop parmağımın ağrıdığı zamanlarda gitar çalıp şarkı söyledim yukarıdaki fotoğrafta olduğu gibi :) Primatların yüzleri görmeniz lazımdı:) Bu kılıkta bir dolu eşya ile elinde gitar böğüren bir palyaço! hahahahha...
Bir arada yandaki benzinciye gittim su falan aldım tuvalete girdim. Bütün primatların ilgisi yine üstümdeydi. Sanırım kırmızı renk onların dikkatini çekiyor. :p
Yolculuğum Antalya Kemer yolunun başındaki bir benzin istasyonundan başladı. Bir arkadaşım 92 model emektar Land iyle beni oraya bıraktı. Benzincinin önündeki simitçiden gevrek ve peynir aldım, çayı da benzinci ikram ediyordu müşterilerine sabah saat 7,5 civarıydı belkide 8.
Yolculuğum boyunca başımdan geçen olayları ve tanıştığım kişileri paylaşacağım bu blogda ve gittiğim yerler hakkında bilgiler aktaracağım.
Olay aynen şöyle başladı:
İndirdiği yerde yukarıdaki fotoğrafta görülen mavi güneş gözlüğümle ve aynen o pozisyonda 2 saat kadar otostop çektim:) Yanımdan arabayla geçip giden primatların yüzlerindeki ifadeyi görmeliydiniz. :) Ha bu arada kağıdın üzerine olimpos yazmamın nedeni rotam üzerinde en ünlü, yakın ve uğramak istediğim tatil beldesi olması.
Neyse 2 saat içinde sıkıldığım yada otostop parmağımın ağrıdığı zamanlarda gitar çalıp şarkı söyledim yukarıdaki fotoğrafta olduğu gibi :) Primatların yüzleri görmeniz lazımdı:) Bu kılıkta bir dolu eşya ile elinde gitar böğüren bir palyaço! hahahahha...
Tuvaletten
çıkmış yol kenarındaki yerime yollanırken bir linea aldı beni.
Esnafmış eleman, beldibine işe gidiyo. Yanında çalışanı ile.
Beni beldibi sapağından önce bir otelin önünde bıraktı. Ahanda
burda işte:
2 saatte burada tırmaladım. Gitar çaldım, mızıka çaldım, ikisini bir arada çalıp söyledim; koptum kendi kendime anlayacağınız. Sonra aklıma başka bir yöntem geldi; şöyleki;:)
Fakat bu yöntemle arabalar daha bir hızlı geçmeye başladı yanımdan. Beni gören gaza basıyor; tırcılar ve kamyoncular hariç :p
Güneş tam öğlen vakti işi azıtınca gölgeye serdim matımı; vurdum kafayı yattım; uyumuşum biraz:)
Uyanınca biraz daha otostop: ama yok! Elemanlar olayı abartıp bırakın almayı el hareketleri, küfürler yanımdan geçerken. Hele o şehirler arası otobüsleri kullanan primatlar varya; neredeyse inip tekme tokat girişecekler:))
Bende beldibi sahile inmeye karar verdim. Eşyalarımı merdivenin tepesinde bırakıp indim taş kumsala.
Hemen soyunup dökündüm hooop denize denizde taşlık bu arada. Bebeğim iyileştiriverdi beni, arındırdı, moralimi düzeltti hatta güldürdü bile...:)
Her kumsal gibi burasıda oteller tarafından istila edilmiş. Kumsalı ve denizi sanki babalarının malıymış gibi kullanıyorlar. Mesela gidip otelin önünde kumsalda oturamıyorsunuz. Hemen bir primat gelip burası otelin plajı yasak diyor:) Halbuki deniz ve denizden 50 metre mesafe kumsal kamu malı diye biliyorum ben.
Bu güzel anlardan sonra enerjim yükseldi ve yola düştüm yine:) Ana yolda 1 saat bekleyişten sonra yaşlıca bir adam durdu. Aleviymiş. Kültürlü, iyi, nazik biriydi. Çıralı'yı tavsiye etti olimpos yerine ama ben olimpos dedim. Yol üzerinde bir çeşmede durduk su içtik su içen 4 karadenizli gence yamadı beni bu arkadaşınızıda götürün diye. :) Ama çocuklarda iyiydi. Olimposa vardık. Bu da girişi:
Kapının yanındaki büfeden bir ergen çocuk abi bavulunu arka tarafa bırak istersen dedi. Bu sayede pansiyonların önündeki caddeyi dolaşmam mümkün oldu.
Caddenin göbeğinde bir adet jandarma karakolu bile var.
Bu cadde epey uzun. Pansiyon, restorant ve kafe barlarla dolu. Yorgunluktan dilim dışarıda:)
Bana çok bakımsız göründü. Esnaf desen her zamanki gibi cahil, kaba ve kurnaz. Kapitalizm odaklı!!!:)
Pansiyonlardan birinin kabaca görüntüsünü çektim genelde zihniyet gibi yapılarda birbirine benziyor.
Bir diğeri;
Ve biraz daha ileriliyorum;
Başka bir pansiyon daha:
İşkeNbe çorbası bile var orda!! :)
Ha bu arada bir gözleme yedim: rezalet yanında ayran berbat! Kalite, lezzet yok. Ama fiyat çok!
Ağaç tepelerinde odalarda var:)
Neyse gezi dönüşü valizi aldım içeri girdim 7 Ytl idi yanlış hatırlamıyorsam. Antik yapılar ve minik bir çay eşliğinde denize ulaşmaya çalıştım.
Bu güzel anlardan sonra enerjim yükseldi ve yola düştüm yine:) Ana yolda 1 saat bekleyişten sonra yaşlıca bir adam durdu. Aleviymiş. Kültürlü, iyi, nazik biriydi. Çıralı'yı tavsiye etti olimpos yerine ama ben olimpos dedim. Yol üzerinde bir çeşmede durduk su içtik su içen 4 karadenizli gence yamadı beni bu arkadaşınızıda götürün diye. :) Ama çocuklarda iyiydi. Olimposa vardık. Bu da girişi:
Kapının yanındaki büfeden bir ergen çocuk abi bavulunu arka tarafa bırak istersen dedi. Bu sayede pansiyonların önündeki caddeyi dolaşmam mümkün oldu.
Caddenin göbeğinde bir adet jandarma karakolu bile var.
Bu cadde epey uzun. Pansiyon, restorant ve kafe barlarla dolu. Yorgunluktan dilim dışarıda:)
Bana çok bakımsız göründü. Esnaf desen her zamanki gibi cahil, kaba ve kurnaz. Kapitalizm odaklı!!!:)
Pansiyonlardan birinin kabaca görüntüsünü çektim genelde zihniyet gibi yapılarda birbirine benziyor.
Bir diğeri;
Ve biraz daha ileriliyorum;
Başka bir pansiyon daha:
İşkeNbe çorbası bile var orda!! :)
Ha bu arada bir gözleme yedim: rezalet yanında ayran berbat! Kalite, lezzet yok. Ama fiyat çok!
Ağaç tepelerinde odalarda var:)
Neyse gezi dönüşü valizi aldım içeri girdim 7 Ytl idi yanlış hatırlamıyorsam. Antik yapılar ve minik bir çay eşliğinde denize ulaşmaya çalıştım.
İşte sonunda deniz göründü!!! Harika!!!
Sahil yine taş! Bir kaç deli çıplak elle kayalara tırmanmaya çalışıyor.:p İnsanların bir çoğu sahili terk etmek üzere hazırlanıyorlar bense yeni geldim ve hemen kendimi denize atıp arınmak istiyorum tekrar.
Soracıma uygun bir yer bulup gördüğünüz saray yavrusunu kurdum.
Fark edebileceğiniz gibi iç kısımlara doğru kum var sahilde. Manzara bir harika. Sessiz, sakin, huzurlu...
Yassahmış olimpos sahili 11 den sonra insana yaaa öle işte. Çıralı serbestmiş ama görevliler görmemiş beni gece gece. sabah uyandım ilk ışıklarla yerimde duramadım.
Na o ilersi çıralı! Kumsal bakımsız. Hippiler gelip kalıyormuş çevreye zarar veriyorlar diye kovup yerine çevreyi "arındırıp yenileyen" ticarethaneler yapmışlar.
Benim fakirhane: ateş benim değil. Yolculuk boyuncada tek bir inorganik çöpüm doğaya atılmadı. Sebastian hepsini topladı arkamdan :))
Domat, biber, zeytin, peynir ve meyve suyundan oluşan kahvaltıdan sonra bi keşif yapiim dedim: Bu arkadaş dalda ölmüş kalmış içi boştu resmen bazılarınızın kafatası gibi :))
Al sana temiz ticari kumsal!!!
Sabah yola çıktım nassı yorgunum ama gece doğru düzgün uyuyamadım. Mama desen malum :) Börtüsü böceği falan :) Ben gezerken göreviler çadırıma not bırakmışlar beni seviyolarmış ama çadır yasakmış :p
Giderken bi foto aldım turist ablam arkamdan kimbilir neler diyor hahahah...
Burada anıtsal mezarlar var. Pek şirinler doğayla iç içe: doğrusu kıskandım ve dedimki burada canlılar oturmalı!!!:) Na o ağaçların ilerisinde ama ben çok ileri gidemedim valizi koycak yer bulamayınca :(
Yolu epey bozuk daşlı duşlu. 1,5 km falan yol gidiliyo giriş kapısından itibaren denize ulaşmak için.
Anıt mezar girişinde bi çocukla şakalaşırken annesiyle muhabbete başladık. İşte napıyon ne ediyon diye.. Saolsun seni sapağa kadar bırakalım dedi. Kocaman iki aile idiler. Bende hayır demedim tabii ki ayıp olur diye :p Çıkıştan tekrar otostop çektim anayolda 1 saat kadar :) Üç genç yerli aldı beni: Kumluca yerlileri:)
Tam şu aşağıdaki yerde bıraktılar.
Bir marketten genel alış verişimi yaptım yine. Nerede ne kadar kalacağım belirsiz tabii. Ekmektir, sudur, sarımsaktır, limondur ve son olarakta büsküvit...:) Acıkmıştım saat 2 ye mi geliyodu neydi. Yağmurda bastırdı deli gibi ucuz bir yerel lokanta görünce daldım, yidim yidim. Lokantanın sahibi bana dini bilgiler vermeye kalktı ama ama ben tüm din kitaplarından bir kaç versiyon okumuş biri olarak biraz sıkıldım ona bilgi aktaramadığım için. Sohbet pozitif geçti ama verimsizdi. (eee mesleği terk etmiş bir mak. müh. ancak bu kadar yazar: verimli ne lan :)) Lokantadan sokağa bir görüntü:
Yağmur durunca yollara düştüm yine. Şekil şudur ama ne yürüdüm ne çektim ben be!! :) güldüğüme bakmayın siz....
Bu fotoğrafı çeken elemanların şaşkın bakışları eşliğinde
otostobuma devam ettim. Biraz ilerideki( ben diyim 1 siz diyin 2 kilometre
ilerde bir benzin istasyonuna girip hacet giderdimJ Çıkışta elemanın biri
benzin alıyordu. Ben yola doğru seyirtirken durdurdu beni canı acayip sıkkındı.
Yanından hızlı geçtiğim için duramadım dedi. Nereye gidiyorsun? Demreye doğru
dedim. Oda arkadaşlarım beni ora bekliyor ama istersen atim dedi ama önce
olimposa geri dönüp eşyalarını alacakmış. Tamam dedim. Demreye vardık Çayağzı
diye bir yeri aramaya başladık:) ve buldukta!!
Arkadaşları burada kamp kuracakmış. Bende yayıldım hemen doğanın kucağınaJ
Çadırları kurduk. Mangalı yaktık ve keyfimize baktık valla!!:)
Hapsini öpüyom buradan J
Çok güzel bir geceydi babaaa! Yedik içtik çaldık söyledik.
Oooohhh!! J
Ahanda bu da kamp alanımız. Harika bir yer. 30 metre sağımız
çay 50 metre önümüz deniz. Fakat hava kararmaya yüz tutunca sivrisinek
saldırısı başlıyor J
Buda psikopat keçimiz J
AğacımızJ
Manzaramız….of of of…Öyle doğal bir yer ki ah ah!!....
Sivrisinek saldırısı izlerim J
Keşif ve ihtiyaç gezisine çıkıyoruz. J
Ordaki tek cafe bar pek şirin pek samimi…nazar değmesin J
Çok yardımsever insanlar. Fiyatlar çok uygun. Sessiz sakin
güvenli! Yine gelecek benJ
Birde bebişleri var. Yerim ben onu ya! J
Gün böyle batıyo. Batsa bi türlü batmasa başka bi türlü karar veremiyo
insan!
Orada bi dayı yaşıyo gitmesekte görmesekte o bizim dayımızdır J Saygı
sevgi buradan ona!!! ……
İkinci gece biz mamaları (yılan balığı) sivrilerde bizi
yedi. J
Ertesi öğleden sonra resme devam. Gittiğim yerler bana neler
hissettirdiyse boyadım boyadım; doyamadım!...
Aşık oldum ben buraya galiba J
Birazda çevreyi görmek ister misiniz? Karşıda tek market
var. Ve liman girişi.
Burasıda tek kamping alanı:) Ağaçların arkasında..
İki çay var kumsalın iki yanında bu büyük olanı yanında 1-2
balık restoranı var.
Cafenin müdürüyle ayaküstü yoga çalışmları J
Ertesi gün bu grup arkadaşlar ayrılıyorlar ve yerine hemen
başka bir grup arkadaş geliyor. İşte onlar! :)
Ay ne güzel batımıştı o akşam araya sıkıştırayım dedim:)
Ertesi sabah resme devam ettim onlar uyuyorlardı.
Resimden sonra dolaşmaya çıktım yine alış veriş falan yaptım. Şu arkamdaki kumsalın en sonunda kamp yerimiz. Sağındada l-kamping var!!! Yirin ben burayı ama işte dar kafalı insanlar var. Az pişmiş bol kanlı :( O nedenle yiyemedim bi tadına baktım bıraktım...
Buradaki son günümdü bu fethiye tarafına doğru yardırmaya devam ettim ertesi gün bodoslama!!:)
Ertesi sabah resme devam ettim onlar uyuyorlardı.
Resimden sonra dolaşmaya çıktım yine alış veriş falan yaptım. Şu arkamdaki kumsalın en sonunda kamp yerimiz. Sağındada l-kamping var!!! Yirin ben burayı ama işte dar kafalı insanlar var. Az pişmiş bol kanlı :( O nedenle yiyemedim bi tadına baktım bıraktım...
Buradaki son günümdü bu fethiye tarafına doğru yardırmaya devam ettim ertesi gün bodoslama!!:)