28 Mayıs 2014 Çarşamba

Demreden sonra 2. etap diyek mi buna? :))

Burası yol ayrımı. Öğlene dek toparlandım. Vedalaştım milletle. limanın çıkışında çek babam çek çek babam çek!! Kİmse almıyo yine:p Neyse oranın yerlisi bi gariban arkadaş alıverdi tam yol ayrımında indim karşıya geçip yardırmaya başladım:)

ahanda bu tipler aldı beni!!! İki hippimsi :p
Kulüpleri varmış moskovada doğma büyüme ruslar bizide çok seviyorlar. Elimizdeki şişede kulüp votkası: harikaydı !!! :P
Aslında kaşla kalkanada bi bakiim diyordum ama g-earth den gördüğüm kadarıyla benlik bi plaj mlaj olmadığını düşünerekTEN :) es geçtim oraları! Dönüşte uğrarım dedim kendi kendime:) Kaputaş plajı ünlü ya öle bi foto çektik hatıra amaçlı :)

İşte o tipler!!! böğğğrkkk!! Ne uyuzlar di mi :p
Neyse Patara nın sonunda bi çayağzı daha var. orada bir çadır kampı var. Orayı görmeyi istiyordum ve beğenirsem bir süre kalacaktım. Fakaat! Ne yazık ki yine örümcek kafalı gözlerini para bürümüş tipleri görünceeee yola devam dedim!

bunlarda futbol maçı yapan gençler! Sahil bol rüzgarlı ve dalgalıydı. Çadır kurmak için fazla kalabalıktı.
Burasıda o kamping!! Bi suratsız bi kaba saba hiç sormayın!! primatın önde gideni, yok pardon lego nun diyordum artık di mi! :) Fiyatlar uçuk zaten. Ayrıca en yakın bakkal 2 km den daha uzakta. Mecburen burdan yiycen seve seve de ben bu legolarla iletişime geçmek istemiyorum ki artık!.:)
İşte çayımızda bu. Ne yazık ki dibi görünmeyen bulanık cinsinden. Bu nedenlede kalmayı pek istemedim.
Karşı kıyıda da ufak tefek kalma yerleri var. Daha samimi duruyorlar bu kıyıdakinden. Bi geçip dolandım ama yinede güvenemedim. Giyim tarzımı gören Lego uzaylı görmüşe dönüyordu çünkü:))

Fethiyeye varıyoruz ve iki arkadaşla buluşup bişeyler atıştırıyoruz. Sora ben kabağa gitmeye karar veriyorum. Şu sakallı arkadaş bi arkadaşını arayıp yoga eğitmeni isteyenzi mi diye soruyor arkadaşıda gelsin buluruz belki diyor. Faralya köyüne doğru saatlerce otostop çekiyorum yine :)) Legolar sizi!!!

Niye kimse almıyo lan beni !! hahahhahha!!! to be continued!!! :))
Soracıma saat epey bi geç oldu. Giatrlar mı çalmadım, yazılar mı yazmadım, müzikler mi dinlemedim, videolar mı çekmedim...yok arkadaş yok!!! Neyse sonunda iki deli karı durdu! Kabaka doğru yollandık bodrumdan gelirlermiş. Kabak yolundan bir kaç foto verem şimdi;

Eski bir land vardı altımızda:)
Geçerken kelebekleri de yukarıdan aldık:)) fotosunu:)
biraz sonra işkencem başlayacak. Kapitalist insanlarım burda şahane bir sistem kurmuşlar yine!!! Ben buna acımasız ve gerizekalı türk kapitalizmi diyorum kısaca :)) Şöyleki kumsala toprak bir yol var; o yolu araç trafiğine kapayıp servis koymuşlar bunlar. servisler 6 yada 8 kişilikti galiba unuttum şimdi. Lakin öyleki servisin fiyatı 40 lira. Yani 2 km yol için 40 tl yi kafadan peşin alıyor adam. ister tek kişi ol ister 8, ister fakir ol ister zengin o parayı vereceksin!! Kendi milletim diye söylemiyorum. Öyle vicdanlı öyle vicdanlılardır ki yane...Aha alttaki fotoda sağımdan aşağı yardırınca köy o aşağıda 30-40 dklık bir patika!! :)

Neyse bu iki kraliçe bu fiyatları duyunca biz yürüyerek ineriz diyorlar. Sen başını çaresine bak artık. hahahha neden mi çünkü yol valizle, bir gitar ve sırt çantası ile inilecek gibi değil. Yardım etmek te istemedikleri için tabanları yağlıyorlar hemen. İşte ben olsam her türlü yardım ederdim işte sizlerle aramızda ki fark da bu sevgili primatlar!!!:)
Efendim 2 saatte falan o patikayı indim ben. Hava karardı. Fenerimin ışığı yetmedi. İşaretleri göremedim zaten belli belirsiz olan. Yolda bir çift yanımdan geçip gitti. Adam telefonumu aldı. kaybolursan ara dedi. Hatta kendi aradı geldin mi diye. Hatta hatta son 20 dk lık yolda kız arkadaşı ile geldi eşyalarımı taşımama yardım etti. 1 saatte gideceğim yolu 20 dk da gittim onun sayesinde. sevgili primatlar!!! :)) Ha bu arada yoga eğitmenliği buluruz diyen eleman bana satış koyuyor mal gibi kalıyorum ortalıkta hahahhaha...Sahile iniyorum bi hatun yardım ediyor yine yolda bana. Sonra bi gece denizi yapıp sahilde uyuyorum tulumumda yıldızların altında:) Lakin sahil epey kalabalık kızlı erkekli gruplar çullanıyor sahile muhabbete.Neyse zorda olsa uyuyorum :) Sabahki durum şudur :))
Yatanlar dışındakiler sabaha karşı yok oluyorlar tabii :)

işte sağımda solumda yatan tipler :)
Ve bu da geceki zorlu yoldan sonra parçalanan bavulum hahahhhha
Kurumuş bir çayımızda var burda.
Burasıda en kıyak campingi kabağın. Havuzlu falan böyle, denizin dibinde. Dedim yoga dersi veriim dedi bu sezon düşünmüyos. Sahibi beni görünce yemeğe davet etti, pişmiş pişmiş seni otostop çekerken gördük dedi bide. hahhaha Gitarını al gel çal dedi. Al sen bunu çal dedim bende. Sen yolda yanımdan geç git sonrada benden müzik iste hahahhah!!! :)) garipsiniz ya!!
Buram buram kapitalism kokuyo demiş miydim? Neyseki sahilde yatmamıza izin veriyorlar ama çadır yasak tabii:) Ancak içerdeki ticarethanelere para ödeyerek cadırınızı onları arazilerine kurabilirsiniz. Ne kadar şanslılar değil mi böyle bir yerde kendilerine ait arazileri var. hahahhaha
sonra oturdum bir resimle kabağı anlattım durdum :)
Bir kaç ticarethane ve bir kaç doğal enstantene var şimdide. Mesela şu aşağıdaki o en ..şaklı mekanın yoga alanı deniz manzaralı :))
Burasıda nispeten uygun fiyatlı bir restoranımsı. Bakkallar ekmek satmıyor. Şişe su 4 lira hahahhaha!!! eee nolucaktı: tiki hippie mekanı!!!
Şöle şöle ticarethane barakaları var. Sanırım fiyatlar 60 tan başlıyordu gecelik kişi başı ama emin değilim ya.:)
Şöle daha temalı kalacak yerlerde var. Aslında belgesel tadında hazırlayacaktım bu mekanları tanıtacak şekilde ama o kadar soğuk ve ilgisizlerdiki, o kadar dolar euro bakıyorlardıki tiksindim resmen kendimi dışarı zor attım.
Ve bir tane daha:)
Ve bir tane daha; minval kısaca budur. Gecede sexi ışıklar, tiki hippiler, otu boku püsürü avlanmaya çıkıyo :)
Bunlarda orda tanıştığım bir çift ispanyollardı galiba portekizde olabilir :))Yoga eğitmenilermiş. Gördüğünüz gibi artık sallıyorsun yoga eğitmenine çarpıyor:)) elin:)
Epey dolandım gelince denize girdim. Deniz idare eder taşlı, dalgalı derin. Akşam gün batarken bi kaç poz aldım kendi kendime. İnsan böyle bir yere gelince kendi gibi sıcak kanlı tipler arıyor hani göya sevgi, barış, kardeşlik kavramlarını özümsemiş vve o felsefede tipler ama bulunanların misal bağdat caddesindeki güzidelerden farkı yok. Hayal kırıklığı:(
şu da fena değil; hayal kırıklığım gözlerimdan daha rahat okunuyor:)
Neyse o gece daha iyi uyuyorum yorulmuşum çünkü. Sabah kalkınca hemen ötemde bir lezbiyen çift. :) Önce fark edemedim.  Uyanıp kalkınca aaaaaa lezboşlarmış dedim. duyunca gelip beni düvdüler :)

Bir süre sonra bende kalktım her zamanki gibi peynir zeytin domates vs. kahvaltımı yaptım. Bu ticarethanelerden biri bana tanesi 5 liradan ekmek sattı. hahahaharika!! Neyse toparlandım denizden sonra.İte kaka toprak yolda şu kapitalizmin simgesi dolmuşların yolu üstüne gittim. Neyseki bu sefer başkalarıda vardı. 6 lira ödedik kişi başı 2 km yola:) Yukarıda iner inmez otostop çekmeye başladım. Etraftakiler öyle garipsedilerki beni. :) Yoldan geçen ilk araç ordaki otoparktan çıkan deli bir kızın aracıydı:) Etraftakilere nispet alıyom seni dedi. Kıl olmuş oda tavırlarına hahahha.. Dolanıcakmış fethiye koylarında yoldaş olduk birbirmize :)
Burası iğrenç kirli taşlı kalabalık rezil çalış plajı. Körfezdeki su genelde kirli :)
Bu da diğer tarafı epey uzun aslında :)
Göcek yat limanından bir görüntü :)
Günlüklü koyuna gittik. Dolandık baya. Diğerlerine de gidicektik ama üşendik :))
Azda fethiyenin içini gezdik barlar sokağı falan :) Orda bir havız vardı şok beğendik.
Balığın bir tanesi sırtüstü yüzüyordu resmen :) Harbiden lan :)
Ticarethaneler.... Sıcak kanlı, entellektüel, yardım sever insan gibi patronları ve çalışanlarıyla sizi kazık.... eeee şey mutlu etmek için bekliyorlar :))
Burdada bir barımız mevcut. 
Sıkılmışım galiba başka foto yok o akşamdan. Erkanla buluşyoruz. Ertesi gün Erkan izinli gemiler koyuna gidek diyor. Bakın yolda kimlerle karşılaştık.:)
Bu koy da böle döt kadar daracık bir yer. Ama suyu nisbeten temizdi.
Buda diğer tarafı kodumun koyunun :))
Burda epey eğlendik. Hafif birşeyler yedik. Sonrada dostum geçip bir dinlenme evresine girdim. 4-5 gün onda normal bir yatakta ve nispeten güvenli bir ortamda uyudum; balkonda! Yıldız manzaram eksik olmadı yine hahaha:)) Marmarise doğru tekrar yollara düştüm ama ne yol saatlerce çektim otostop yine şekil şudur;
Bir esnaf aldı kamyonetine sağ olsun. Fethiye sapağa kadar götürdü. Sonrasında bir otostopla daha kendimi Sarıgerme sapağında buldum. Ana yoldan Sarıgerme sapağınada hava alanına ablasını almaya giden bir arkadaş getirdi sağ olsun.

Burdan da Sarıgermenin yerlisi ama yurtdışında yaşayan bir eleman aldı beni. Bir sahile götürdü. Camping alanı ve kocamanda bir kumsal vardı. Marketin birinde rutin alış-verişimi yaptım oraya varmadan önce. Girişinde lokanta gibi bir yer vardı. Suratsız pis enerjili biri temizlik yapıyordu. Nereye çadır kurabilirim diye sordum. Lütfen cevap verip az ileriyi işaret etti. Neyse ben sahile doğru ilerledim. Genç bir çocuk beni görünce yanıma geldi ve buraların ücretli olduğunu söyledi. Ücretli olan yerlerde hep ağaç altı yerler tabii :)) Bende sahile doğru ilerledim ve o tarafta bir yere yerleştim. Çadır kurmadım galiba o gece. Tulumda yatıp yıldızları izleyerek uyumak daha güzel ama o zamanda sivriler yiyo sabaha kadar :))
üst fotodaki taraf ıssız az daha:) Deniz bir harikaydı. Kum, temiz ve güzel enerjili. Ha bu arada kampingdekiler her sene oraya gelen tiplerdi muhtemelen çünkü çayağzındaki gibi sabitti barakaları hepsinin; bir fark vardı bunlarda elektrik kullanılıyordu. Klimalı olanları bile vardı. Umursamaz, bencil, yabani ve iletişim özürlü halkım benim :))
Diğer taraftaysa lüks bir otel var. Efendileriniz turistler ara sıra çıkıp sahilde geziyorlar. bazı yereller balık avlıyor. lakin genel olarak ıssız bir kumsal. Günün son karesi doğa ve ben:))
Sabah kalkınca kahvaltı ve deniz tabiiki de :)
Toparlandım erkenden yola düştüm. Çünkü gölge bulamadım dünyamda bedavaya :)) Bir çay akıyordu ama kirliydi baaa!!
Kısmetse ana yola çıkıcam hahahaha... Otoparktan iki araba çıktı benle aynı anda yardım istedim ayıptır söylemesi .iklerine bile takmadılar. :)) Bu halde epeyce bir yol yürüdüm. Almadı ibneler :))
Sonra bir kargocu çocuk aldı. Bu arada bu otostopların her biri en az 2 saat sürüyo o derece yani.:) Marmaris-fethiye yoluna attı beni:)

Neyse efendim bu yolda az biraz marmarise doğru çektim ama sonra dedim ki dalyana gitsem ya! O yola girdim epeyce bir yürüdüm. Bakışlar hep primat bakışları bu arada:) Sonracığıma bir adam durdu aldı beni yine dalyan minübüslerinin kalktığı alana dek bıraktı. Orda bir kahvede yol sordum otostop için dayılar dayattı kimse almaz diye :)) Ayran içtim biri aşağıdaki pozu çekti.:))
Valla bunada koymadan edemiycem :)) Otelin ismine gel aga:)
Şu meydandan karşıya geçtim. Ordan yardırdım ama yine bir yarım saat uğraştım. Güzel bir kadın durdu o gerizekalı primatların gözü önünde bindim gittim hahahhhaha Ama mutluluğum fazla uzun sürmedi erken ayrıldı yollarımız ve asıl işkence başladı 2 saat yine :)) Sonunda iztuzu plajına vardım. Oraya götüreni hatırlamıyorum ama. Burası ordaki cafe tarzı yer.
Alttaki fotoda karettacıların mekanı ooohhhhh!! Karetta karrretta bakıyoz ayağına cennette tatil hahhaha
Plajın arkasında bir göl var yılanlar, akrepler, timsahlar su kapkaranlık. Giremedim yemedi. Yengeç doluymuş zaten sonradan öğrendim. mına korlardı dedi eleman hahah:)
Birde bu göle su akıyo denizden ama nasıl oluyo onu anlamadım. Çünkü görünür bir bağlantı yok; kumun altından geçiyo su sanki ilginç:)
Şu tam arkam Dalyanın çıkışıymış ama gidemedim. İşte gitar, bavul vs bokuna birde 19:00 da kumsal boşaltılıyor fazla vakit yok.:)
Diğer tarafta şemsiyeler şezlonglar vs. var.
ve güneş batar.......